Please use this identifier to cite or link to this item:
https://hdl.handle.net/20.500.11851/11191
Title: | Borçluya Satış Yetkisi Verilmesi Hakkında 7343 Sayılı Kanunla Getirilen Yeni Düzenlemenin Değerlendirilmesi | Other Titles: | Evaluation Of The New Regulation Introduced By Law No. 7343 On Granting Sales Authority To The Debtor | Authors: | Aslan, Kudret | Keywords: | İcra ve İflas Hukuku 7343 sayılı Kanun rızai satış haciz Execution and Bankruptcy Law Law No. 7343 consensual sale seizure |
Publisher: | Asos Yayınevi | Abstract: | 7343 Sayılı Kanunla İcra ve İflas Kanununun hem mevcut hükümlerinde önemli değişiklikler yapılmış hem de hukukumuzda bulunmayan bazı yeni kurumlar Kanuna ilave edilmiştir. Bu yeni kurumlardan biri de m. 111/a hükmüyle getirilen “borçluya satış yetkisi verilmesine” ilişkin düzenlemedir. Bu hükme göre, borçlu, kıymet takdirinin tebliğinden itibaren yedi gün içinde icra dairesine başvurarak hacizli malın rızaen satışı için kendisine yetki verilmesini talep edebilmektedir. Talep halinde icra dairesi, borçluya satış yetkisi vermek zorundadır. Borçlunun talebi halinde icra dairesi, kıymet takdirinin kesinleşmesinden sonra cebrî satış işlemlerini durdurarak borçluya on beş günlük süre verir. Kanaatimizce, yeni düzenleme, alacaklının ve borçlunun menfaatlerini korumaya yönelik olması bakımından isabetli ise de, borçluya sadece on beş gün gibi kısa bir süre verilmesi isabetli olmamıştır. Yapılacak bir kanun değişikliğinde bu sürenin mutlaka artırılması gerekir. Yeni düzenlemeye göre borçlunun hacizli malını rızaen satabilmesi ancak Kanunda öngörülen bazı koşulların gerçekleşmesine bağlıdır. Nitekim m. 111/a hükmüne göre “rızai satışta bedel, malın muhammen kıymetinin yüzde doksanına karşılık gelen miktar ile o malla güvence altına alınan ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan alacakların toplamından hangisi fazla ise bu miktarı ve ayrıca bu miktara ilave olarak bu aşamaya kadar bu mahcuz için yapılan takip masrafları toplamından az olamaz”. Borçlunun bu şartlarda bir alıcı bulması ve alıcının borçluya verilen on beş günlük süre içinde malın bedelini ödemesi halinde, malın devir ve teslim işlemlerinin yapılmasına ve satışın onayına icra mahkemesi kesin olarak karar vermektedir. Dolayısıyla ancak icra mahkemesinin kabul kararıyla malın mülkiyeti alıcıya geçmekte ve tüm hacizler kaldırılarak devir ve teslim işlemleri gerçekleştirmektedir. O halde her ne kadar borçluya satış yetkisi verilmesi, Kanunda rızai satış olarak nitelendirilmiş ise de, satış işlemi sadece tarafların serbest anlaşmasıyla gerçekleşmemekte, aksine cebri icra organlarının da devreye girmesiyle tamamlanmaktadır. Bu nedenle koşulları Kanunda düzenlenen ve icra organlarının da katılımıyla gerçekleştirilen bu yeni satış türü, salt borçlar hukuku anlamında bir satış sözleşmesi olarak nitelendirilemez. Çünkü her ne kadar alıcıyı borçlu bulmakta ise de, cebri icraya konu olan mal ancak cebri icra organından alınan yetki üzerine satılabilmektedir. Bu nedenle, bu satış türünün icra hukukunda kendine özgü bir cebri satış yöntemi olarak nitelendirilmesi gerekir. Öte yandan, borçluya verilen bu yetkinin kapsamının sadece hacizli mallarla sınırlandırılması uygun olmamıştır. Ancak her ne kadar eleştiriye açık bazı noktaları bulunmakta ise de, getirilen yeni düzenlemenin ilke olarak isabetli ve yararlı olduğu değerlendirilmektedir. With Law No. 7343, significant changes were made to the existing provisions of the Execution and Bankruptcy Law and some new institutions that do not exist in our legal system were added to the Law. One of these new institutions is the regulation regarding "granting sales authority to the debtor" introduced by Article 111/a. According to this provision, the debtor can apply to the enforcement office within seven days from the notification of the valuation assessment and request authorization for the consensual sale of the seized property. Upon request, the enforcement office must grant sales authority to the debtor. Upon the request of the debtor, the enforcement office stops the forced sales actions after the valuation is finalized and gives the debtor fifteen days. In our opinion, although the new regulation is accurate in that it aims to protect the interests of the creditor and the debtor, it is not appropriate to give the debtor a short period of only fifteen days. This period must be increased in case of a change in the law. According to the new regulation, the ability of the debtor to consensually sell the seized property depends on the meeting of certain conditions stipulated in the Law. As a matter of fact, according to the provision of Art. 111/a “In a consensual sale, the price cannot be less than the amount corresponding to ninety percent of the estimated value of the good, the total of the receivables secured by that good and having priority over the receivables of the person requesting the sale, whichever is greater, and in addition to this amount, the sum of the follow-up expenses incurred for this seizure up to this stage”. If the debtor finds a buyer under these conditions and the buyer pays the price of the goods within the fifteen-day period given to the debtor, the enforcement court gives a final decision on the transfer and delivery of the goods and the approval of the sale. Therefore, only with the acceptance decision of the enforcement court, the ownership of the goods passes to the buyer and all liens are removed and the transfer and delivery transactions are carried out. Therefore, although granting the debtor the authority to sell is defined as a consensual sale in the Law, the sales transaction is not realized only by the free agreement of the parties, but on the contrary, it is completed by the involvement of compulsory enforcement bodies. For this reason, this new type of sales, the conditions of which are regulated in the Law and carried out with the participation of the enforcement bodies, cannot be described as a sales contract in the pure sense of the law of obligations. Because, although the debtor finds the buyer, the property subject to compulsory enforcement can only be sold upon the authorization received from the compulsory enforcement body. For this reason, this type of sale should be characterized as a unique compulsory sales method in enforcement law. On the other hand, it was not appropriate to limit the scope of this authority given to the debtor only to seized properties. However, although there are some points open to criticism, the new regulation is considered to be accurate and useful in principle. |
URI: | https://kongre.akademikiletisim.com/files/asos2023/asoshukuk9_tam_metin_kitabi.pdf https://hdl.handle.net/20.500.11851/11191 |
ISBN: | 9786258190984 |
Appears in Collections: | Hukuk Fakültesi / Faculty of Law |
Show full item record
CORE Recommender
Items in GCRIS Repository are protected by copyright, with all rights reserved, unless otherwise indicated.