Please use this identifier to cite or link to this item: https://hdl.handle.net/20.500.11851/4158
Title: The Beginnings Of Shakespearean Influences On Ottoman-turkish Drama: Namık Kemal's Akif Bey (1874) And Gülnihal (1875)
Other Titles: Osmanlı-türk Tiyatrosunda Shakespeare Etkileri: Namık Kemal'den Akif Bey (1874) ve Gülnihal (1875)
Authors: Dinçel, Melahat Sibel
Keywords: Intertextuality
Ottoman-Turkish Drama during Tanzimat
Shakespeare
Hamlet
Othello
Macbeth
Metinlerarasılık
Namık Kemal
Akif Bey
Gülnihal
Tanzimat Dönemi Osmanlı-Türk Tiyatrosu
Publisher: Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi
Source: DİNÇEL, M. S. (2019). Osmanlı-Türk Tiyatrosunda Shakespeare Etkileri: Namık Kemal'den Akif Bey (1874) ve Gülnihal (1875). Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dergisi, 59(2), 1170-1187.
Abstract: This article aims at an intertextual justication for the technical and thematic similarities between Namık Kemal's, Akif Bey (1874) and Gülnihal (1875), and William Shakespeare's Hamlet, Othello, Macbeth and Tempest to illustrate Kemal's enriched texts and better understand his display of power relations, forms of deance and non-submissiveness in his own society and hence, his aim for constructing his plays upon what he considered as the best of the Western, Shakespearean material. However, this particular attempt, no doubt signifying the beginnings of Shakespearean influence upon the Ottoman-Turkish drama in the late Nineteenth Century, came considerably late when compared to Europe starting as early as the end of the Seventeenth Century. The reason might be the Ottoman-Turkish tendency of seeing themselves as the centre of the world or their religious reservations or the danger of publicizing revolt against authority. Hence, when a fearless Kemal came forward and openly displayed his resistance against an authoritative rule in his first play, Vatan Yahut Silistre in 1873, he had his share of provoking riots, followed by his arrest and nal deportation to Magusa. Few years later in Akif Bey (1874) and in Gülnihal (1875), both of which he wrote during this exile, Kemal only covertly revealed his negative opinions about an authoritarian rule. However, it did not save him from being arrested a few more times, and even die during another exile in Sakız Island. Lastly, it is possible to note that despite his ceaseless critical attitude, Kemal had showed his optimism and love of his country in Gülnihal by suggesting the possibility of a just rule without oppression, and in Akif Bey by displaying a constructive effort through the power of language, to alter the negative Shakespearean/European prejudices about the Ottoman-Turks and Turkish soldiers in general.
Bu makalenin amacı, Namık Kemal'in Akif Bey (1874) ve Gülnihal (1875) adlı oyunlarının, William Shakespeare'in Hamlet, Othello, Macbeth ve Fırtına'sıyla teknik, tema ve eleştirel bakış açılarıyla olan benzerliklerinin metinlerarasılık kavramı çerçevesinde gerekçelendirilerek incelenmesi ve bu itibarla Kemal'in, kendi toplumundaki güç ilşkilerini ve muhalefet, itaatsizlik gibi konuları anlatabilmek ve eleştirebilmek adına, kendi oyun metinlerini Batı'nın en iyisi olarak nitelendirdiği Shakespeare'le zenginleştirdiğini göstermektir. Ancak bu durum, hiç şüphesiz Shakespeare'in Ondokuzuncu yüzyıl Osmanlı Türk Tiyatrosu üzerindeki etkilerinin ilk örneklerinin ve varlığının ispatlanması anlamına gelse de, bu işe Onyedinci yüzyılın sonlarında başlayan Avrupa'ya kıyasla belli bir geç kalmışlığa da işaret etmektedir. Bunun da nedenleri arasında Osmanlı'nın kendisini dünyanın merkezi olarak görmesi olabileceği gibi, dini çekinceler veya otoriteye karşı başkaldırının sergilenmesi kaynaklı tehlikeleri de saymak mümkündür. Bütün bunlara karşın Namık Kemal otoriter rejimlere karşı olan duygularını ilk oyunu Vatan Yahut Silistre (1872)'de korkusuzca sergilemekten çekinmemiştir. Ancak oyunun sahnelenmesi sonrasında vatan sevgisiyle çoşan halk sokaklara çıktığı için Kemal, halkı kışkırtmak suçuyla tutuklanarak Magosa'ya sürgüne gönderilmiştir. Daha sonra Shakespeare'den aldığı ilhamla sürgündeyken kaleme aldığı Akif Bey (1874) ve Gülnihal (1875)' de üstü kapalı olarak ifade ettiği eleştirileri ise onun ne birkaç sefer daha hapse girmesine, ne de tekrar sürgün edilmesine engel olabilmiştir; ki ölümü bile Sakız adasında sürgündeyken gerçekleşmiştir. Son olarak, Kemal'in kendi ülkesindeki mevcut otoriter devlet yönetimine karşı yaptığı tüm eleştirilere rağmen, ümidini hiç kaybetmeyip bunu vatanseverliği ile harmanlayarak yine de vurguladığını söylemek mümkündür: Gülnihal'de baskıdan uzak ve adil bir yönetimin mümkün olabileceğinden söz ederken, Akif Bey'de ise dilin gücüne başvurmak yoluyla, Shakespeare'in/Avrupa'nın o bilindik olumsuz Osmanlı Türkü ve Türk askeri imajını değiştirme gayreti içerisinde olduğunu söylemek mümkündür.
URI: https://search.trdizin.gov.tr/yayin/detay/383270
http://hdl.handle.net/20.500.11851/4158
http://dx.doi.org/10.33171/dtcfjournal.2019.59.2.20
ISSN: 2459-0150
Appears in Collections:İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü / Department of English Language & Literature
TR Dizin İndeksli Yayınlar / TR Dizin Indexed Publications Collection

Files in This Item:
File Description SizeFormat 
TheBeginnings.pdf958.11 kBAdobe PDFThumbnail
View/Open
Show full item record



CORE Recommender

Page view(s)

378
checked on Dec 23, 2024

Download(s)

56
checked on Dec 23, 2024

Google ScholarTM

Check




Altmetric


Items in GCRIS Repository are protected by copyright, with all rights reserved, unless otherwise indicated.