TR Dizin İndeksli Yayınlar / TR Dizin Indexed Publications Collection

Permanent URI for this collectionhttps://gcris3.etu.edu.tr/handle/20.500.11851/4279

Browse

Recent Submissions

Now showing 1 - 20 of 901
  • Article
    Görsel Sanatlar Eğitiminde Görsel Kültürün Üstün Yetenekli Öğrencilerin Eleştirel Düşünme Becerilerine Katkısı
    (2025) Özsoy, Vedat; Daşdemir, Asuman; Ertep, Ayşe Dilek Kıratlı; 06.03. Department of Industrial Design; 06. Faculty of Architecture and Design; 01. TOBB University of Economics and Technology
    Bu araştırmada görsel sanatlar eğitiminde görsel kültür temelli etkinliklerin üstün yetenekli öğrencilerin eleştirel düşünme sürecine yansımaları ve katkılarının değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Araştırma üstün yetenekli öğrencileri desteklemek için kurulan ve okul sonrası hizmet veren İzmit Bilim ve Sanat Merkezinde (BİLSEM) resim yetenek alanındaki 10-13 yaş grubundaki öğrencilerle yürütülmüştür. Eylem araştırması ile desenlenen araştırmanın verileri, COVID-19 salgını nedeniyle uzaktan eğitimde toplanmıştır. Eylem planları BİLSEM resim yetenek alanındaki 20 öğrencinin tamamına uygulanmış ancak veriler, araştırma için gönüllü olan sekizi kız, ikisi erkek toplam 10 odak öğrencisinden alınmıştır. Araştırmanın verileri; gözlem, görüşmeler, video kayıtları, araştırmacı günlükleri ve doküman incelemesi şeklinde farklı araçlarla elde edilmiştir. Betimsel analiz yaklaşımıyla çözümlenen veriler ve elde edilen bulgular, araştırmanın sorularına bağlı olarak yorumlanmıştır. Elde edilen verilerden “Ortamı Yansıt”, “Eğlen Öğren”, “Fark Et”, “Üret ve Yansıt”, “Süreci Yansıt” şeklinde beş temaya ulaşılmıştır. Araştırmayla öğrencilerin, eğlenerek öğrenmeleri, toplumsal ve kültürel konulardaki farkındalıklarına bağlı olarak eleştirel sorgulamalarının artması, dijital temelli araç ve uygulamalara dayalı sanatsal çalışmalar yapmaları gibi farklı beceri gelişimleri sağlanmıştır.
  • Article
    The Voyage Out Romanında Sosyo-Mekansal Düzene Yıkıcı Müdahaleler
    (2025) Ozkaya, Rana; Sonmez, Margaret J-m; 01. TOBB University of Economics and Technology
    Virginia Woolf, The Voyage Out (1915) romanı boyunca, tıpkı ilk (yayınlanmamış) versiyonu olan Melymbrosia’da (1912’ye kadar birkaç yıl boyunca yazılmıştır) (De Salvo, 2004, s. xix) olduğu gibi, sosyal, fiziksel ve zihinsel alanların sürekli ve ısrarla eleştirel bir tasvirini sunmaktadır. Bu çalışma, romanın hem dönemin sosyal sistemleri tarafından oluşturulan ve yaşanılan alanın yaratımını ve kullanımını yöneten mekansal normları ve uygulamaları gösterdiğini hem de eleştirdiğini vurgulamaktadır. Woolf, kurgusu aracılığıyla, mekanların ayrıştırıcı düzenlemelerine rağmen sosyal alanın heterojen, çeşitli ve dinamik olduğunu gösterir. Bu yaklaşım, Lefebvre, Foucault ve Tuan’ın argümanlarıyla uyumludur. Bu çalışmada Bachelard da mekansal düşünce konusundaki cinsiyet normlarının bir temsilcisi olarak bahsedilmektedir. Ev, vatan ve birey ötesindeki alanlara genişletilen anlatıcının yorumları, özellikle de kadın karakterlerin bakış açılarıyla iletilenler, farklı mekansal deneyimleri sunar ve mevcut sınıfsal, ataerkil ve emperyalist ideolojilere karşı çıkar.
  • Letter
    Yükseköğretim Kurumları Bilimsel Araştırma ve Yayın Faaliyetlerinde Üretken Yapay Zekâ Kullanımına Dair Etik Rehbere İlişkin Görüşler
    (2024) Ekmekci, Perihan Elif; 03.14. Department of Internal Medicine; 03. School of Medicine; 01. TOBB University of Economics and Technology
  • Article
    Kriple Hipospadias Tedavisinde Otolog Serbest Ters Inlay Ven Greftini; Deneysel Bir Tavşan Modeli
    (2023) Günhan, Ömer; Çalıskan, Mehmet Bahadır; Surer, Ilhamı; 03.14. Department of Internal Medicine; 03. School of Medicine; 01. TOBB University of Economics and Technology
    Amaç: Çalışmanın amacı hipospadias sakatlı olgularda defektif üretranın yerine juguler venin serbest reverse greft olarak getirilmesi ve bu dokunun üretral plak ile olan uyumunun incelenmesidir. Hipospadias sakatlı olgular, daha önce hipospadias nedeni ile tamir edilmeye çalışılmış, fonksiyonel ve anatomik komplikasyonları devam eden hipospadias grubu olarak tanımlanabilir. Bu hastalarda defektif üretral plak onarımında tübülarize edilecek lokal yada destek dokusunun bulunmayışı hemen daima sorun oluşturmaktadır. Gereç ve Yöntemler: Çalışmada on dört adet genç erişkin, ortalama ağırlığı dört kilo olan, 8-10 aylık, erkek New Zealand cinsi tavşan; yedi tavşandan oluşan iki gruba bölündü. Birinci gruptan juguler ven grefti, ikinci gruptan bukkal mukoza grefti alındı ve alınan greftler üretral plakta oluşturulan defekte serbest flep olarak aktarıldı. Bulgular: Histopatolojik incelemede grup içi ve gruplar arası epitelizasyon, fibrozis ve inflamasyon değerlendirildi. Juguler ven grefti kullanılan grubun (Grup 1) histopatolojik incelemesinde üroepitelizasyonunun tam veya tama yakın olduğu, fibrotik (+) ve inflamasyonun minimal olduğu izlendi. Bukkal mukoza grefti uygulanan grupta (Grup 2) ise üroepitelizasyonun yirmi birinci gün sonunda greft üzerinde yüzde otuz civarında olduğu, fibrotik aktivitenin (++) ve inflamasyonun minimal olduğu izlendi. Sonuç: Çalışmamızın sonucunda hipospadias sakatlı olgularda defektif üretranın onarımında reverse serbest juguler ven greftinin uzun zamandır kullanılagelen bukkal mukozaya alternatif olarak kullanılabileceği sonucuna varılmıştır.
  • Article
    Comprehensive Review of Smart Wheelchairs for Quadriplegic Patients
    (2025) Guzel, Mehmet; Koçak, Onur; Soysal, Omurhan; Çamlıca, Buse; Fıçıcı, Cansel; 01. TOBB University of Economics and Technology
    Quadriplegia is a disease that causes the person to lose them motor movements over time thus their limbs becoming unable to move. Up to date, many smart wheelchair projects have been put forward so that individuals with this disease can control their wheelchairs by their own. In this review paper, projects and patents related to smart wheelchairs are examined and evaluated. A varied of different methods have been used for the development of novel smart wheelchair technology. Some of these are based on controlling the mechanism using eye movements and head movements. Other smart wheelchair designs incorporate both brain activation and mobile device control. The purpose of this paper is to evaluate the development methods of smart chairs in detail and to compare them in terms of their effects on human health and usefulness.
  • Article
    Kadın Sürücülere Yönelik Tutumlar Ölçeğinin Geliştirilmesi
    (2024) Uzumcuoglu, Yesim; Ceylan-Batur, Suzan; Kaya, Cansu; 07.04. Department of Psychology; 07. Faculty of Science and Literature; 01. TOBB University of Economics and Technology
    Bu araştırmanın amacı, trafikte kadın sürücülere yönelik tutumların anlaşılabilmesi adına bir ölçek geliştirerek bu ölçeğin geçerlik ve güvenirlik çalışmalarının tamamlanmasıdır. Bu amaçla, ilgili alanyazın incelenerek 59 maddeden oluşan bir madde havuzu oluşturulmuştur. Araştırmaya 160’ı erkek ve 173’ü kadın olmak üzere toplam 333 kişi katılmıştır. Yapılan açıklayıcı ve doğrulayıcı faktör analizi sonuçları Kadın Sürücülere Yönelik Tutumlar Ölçeğinin toplam varyansın %57.60’ını açıklayan 15 maddelik tek faktörlü bir yapıda olduğunu göstermiştir. Ölçeğin Cronbach’s alpha iç tutarlık katsayısı .94 olarak bulgulanmıştır. Uyum geçerliğin test edilmesi amacıyla Sürücü Davranışları Ölçeği, Sürüş Becerileri Ölçeği ve Trafikte Öfke İfadesi Ölçeği; benzeme geçerliği için ise BEM Cinsiyet Rolleri Ölçeği ve Çelişkili Duygulu Cinsiyetçilik Ölçeği kullanılmıştır. Yapılan korelasyon ve regresyon analizlerinin sonuçları Kadın Sürücülere Yönelik Tutumlar Ölçeğinin ilgili alanyazında ve uygulamalarda kullanılabilecek geçerli ve güvenilir bir ölçek olduğunu göstermiştir. Araştırma sonuçlarının trafik ortamında kadın sürücülere yönelik tutumlarda değişim meydana getirecek programlarının geliştirilmesine ve trafikte istenmeyen davranışların azaltılmasına aracılık etmesi hedeflenmektedir.
  • Article
    Tarihî Alanlardaki Koruma Ve Sağlıklaştırma Çalışmalarının Sosyoekonomik Dirençliliğinin Değerlendirilmesi: Ankara Hamamönü Örneği
    (2024) Mıhcıoglu, Elif; Çakıroğlu, Rabia; 01. TOBB University of Economics and Technology
    Günümüzde şehirler ve toplumlar enerji sorunları, göçler, pandemiler, küresel ve yerel ekonomik krizler, ekolojik değişim gibi çeşitli travmalarla karşı karşıyadır. Dirençlilik kavramı, bu konuları ele almak için geliştirilmiş, sürdürülebilirliğin ötesinde bir sistemin ve alt bileşenlerinin bütünsel olarak değerlendirilmesine odaklanan temel bir yaklaşımdır. Mevcut şehircilik yaklaşımlarında dirençlilik, çok katmanlı kentsel sistemler için fiziksel, ekonomik, demografik, ekolojik ve altyapısal yönlerini bütünsel olarak ele alan bir değerlendirme mekanizması işlevi görmektedir. Çalışmada, örnek olay olarak başkent Ankara’nın tarihî kent merkezinde yer alan Hamamönü’nün koruma ve sağlıklaştırma uygulamaları sonrasında sosyal ve ekonomik dirençlilik düzeyinin değerlendirilmesi amaçlanmaktadır. Bu kapsamda, kavramsal ve uygulamalı dirençlilik mekanizmaları olarak en güncel ve kapsamlı iki uluslararası yaklaşım olan RELi ve CRI kullanılmıştır. 2009 yılında Hamamönü’nde gerçekleştirilen koruma ve sağlıklaştırma müdahaleleri sonrasında, bölgede önemli ve çeşitli değişiklikler meydana gelmiştir. Çalışma alanı olarak belirlenen Hamamönü’nün fiziksel, ekonomik, demografik, altyapısal ve idari katmanlarını inceleyerek, alandaki dirençlilik kapasitesini ortaya çıkarmak için; saha çalışması, yapılandırılmış görüşmeler yoluyla sözlü anket çalışması ve CBS ölçümleri yoluyla gerekli veriler toplanmıştır. Toplanan veriler alanın özelliklerine uyarlanmış CRI ve RELi 2.0 dirençlilik kriterleri üzerinden değerlendirilerek öneriler geliştirilmiştir. Çalışma, koruma odaklı imar planları ve koruma-sağlıklaştırma projelerinin öngörülemeyen krizlere karşı sosyoekonomik dayanıklılığını değerlendirmeyi, buna benzer tarihî alanların ömrünü uzatmak için gereken ilkeleri belirlemeyi ve bir yol haritası oluşturmayı amaçlamaktadır.
  • Article
    Effect of Fracture Level on Optimal Kirschner Wire Configuration in Pediatric Supracondylar Humerus Fractures: A Finite Element Analysis
    (Turkish Joint Diseases Foundation, 2025) Bakırcıoğlu, Sancar; Yilmaz, Engin Turkay; Kolaç, Ulaş Can; Bulut, Abdulkadir; Dur, İsmail Hakkı; Kabakcı, Tugce; Özkaya, Mustafa; 03. School of Medicine; 01. TOBB University of Economics and Technology
    Objectives: This study aims to evaluate the biomechanical stability of three pin configurations for transverse supracondylar humerus fractures at various levels using finite element analysis (FEA). Materials and methods: Computed tomography data from a six-year-old child were used to generate a humerus bone model. Four different fracture levels (low, transolecranon, high, and ultrahigh) and three pin fixation techniques (one lateral and one medial cross-pin [1-1M], two lateral capitellar pins [1-1C], and three lateral capitellar pins [2-1C]) were designed for the study. Translational stiffness and rotational stiffness in all directions were analyzed in the mesh models. Convergence data and stiffness data were obtained in the FEA. Results: The translational and rotational stiffness values varied across fracture levels and pin configurations. Under valgus loading, the 1-1M configuration provided the highest stability in ultrahigh fractures (3289 N/mm), while the 2-1C configuration showed superior valgus and varus stability in low and transolecranon fractures. During extension and flexion loading, the 1-1M configuration yielded the highest stiffness values for transolecranon and high fractures, while the 2-1C configuration demonstrated increased stability in low and ultrahigh fractures. For rotational loading, 1-1M produced the highest inward and outward stiffness values in low-level fractures (9175 and 11035 N·mm/degree, respectively), whereas 2-1C displayed greater rotational stiffness in ultrahigh fractures. Conclusion: This preliminary study suggests that no single pin configuration is ideal for all fracture types, and the choice should be based on the specific fracture case.
  • Article
    Caught in the Middle: Examining Pedestrian and Driver Responses to Aggressive Driving
    (2025) Uzumcuoglu, Yesim; Yaşar, Merve; 01. TOBB University of Economics and Technology
    Bu çalışma, bireylerin trafikte hem yaya hem de sürücü olarak üstlendikleri çift rolleri incelemektedir. Bu roller bağlamında agresif sürüş davranışları ve trafikle ilgili diğer etkileşimlere yönelik algı ve tutumlarını araştırmaktadır. Rol Teorisi çerçevesinde, toplumsal beklentilerin ve rol çatışmalarının söz konusu tutumları nasıl şekillendirdiği derinlemesine ele alınmaktadır. Ayrıca, bireylerin bu ikili rol arasında yaşadığı psikolojik ve davranışsal zorluklara dair kapsamlı bir inceleme yapılması amaçlanmıştır. Toplamda 10 kadın ve 10 erkek katılımcıyla gerçekleştirilen görüşmeler aracılığıyla nitel araştırma yöntemi uygulanmıştır. Katılımcıların trafikle ilgili deneyimleri tematik analiz yöntemiyle incelenmiştir. Analiz sonucunda iki ana tema belirlenmiştir: Yaya Davranışları ve Sürücü Davranışları. Yaya davranışları, trafik akışı ve güvenliği etkileyen öngörülebilir ve öngörülemez hareket örüntüleri olmak üzere iki alt kategoriye ayrılmıştır. Sürücü davranışları ise olumlu davranışlar (örneğin, kurallara uyma, yayalara öncelik verme) ve olumsuz davranışlar (örneğin, agresif sürüş, yaya haklarını ihlal etme) şeklinde sınıflandırılmıştır. Elde edilen bulgular, yaya ve sürücü rollerinin dinamiklerini ve etkileşimlerinin karmaşıklığını ortaya koymaktadır. Bu bağlamda sonuçlar, daha güvenli ve iş birliğine dayalı trafik ortamlarının oluşturulmasında Rol Teorisi’nin sağlayabileceği katkılara ve buna yönelik eğitimsel ve politika odaklı müdahalelerin gerekliliğine dikkat çekmektedir.
  • Article
    Psychological Impact of Horn Sounds and Headlight Flashing on Novice Drivers During Driving
    (2025) Kocabaş, Yiğit; Güzelgün, Güney; Bingöl, Sude; 01. TOBB University of Economics and Technology
    Bu çalışma, acemi sürücülerin işitsel ve görsel uyaranlara, özellikle korna sesi ve selektöre verdikleri psikolojik ve davranışsal tepkileri incelemektedir. Bu çalışmanın temel amacı, acemi sürücülerin korna sesi ve selektör gibi çevresel uyaranlara verdikleri duygusal tepkilerin sürüş davranışlarına olan etkisini incelemektir. 30 acemi sürücü ile yüz yüze veya internet üzerinden görüşmeler yoluyla nitel veri toplanmış ve bu süreçte, acemi sürücülerin trafikte karşılaştıkları uyaranlara verdikleri tepkiler ile karar alma süreçleri ve genel sürüş performansları üzerindeki etkileri incelenmiştir. Katılımcılardan elde edilen veriler tematik analiz yöntemi kullanılarak beş ana kategori altında gruplandırılmıştır: “Çevresel Faktörler,” “Duygusal Tepkiler,” “Sürücü Davranışı,” “İletişim” ve “Tutumlar.” Bulgular, korna sesi ve selektör gibi dış uyaranların acemi sürücülerin dikkatini ve duygusal durumunu önemli ölçüde etkilediğini göstermektedir. Bu durum genellikle kaygı, öfke ve stres seviyelerinin artmasına yol açmaktadır. Bu duygusal tepkiler, hız yapma, agresif sollama ve şerit değiştirme gibi saldırgan sürüş davranışlarıyla yakından ilişkilidir. Ayrıca, acemi sürücülerin bu tür uyaranlara karşı tutumlarının zamanla değiştiği, deneyim kazandıkça duygusal tepkilerinin azaldığı tespit edilmiştir. Ancak, bu uyaranlara sık maruz kalmak bazı durumlarda sürücülerin özgüveninin azalmasına neden olabilmektedir. Çalışmanın sonuçları, sürücü eğitim programlarına duygu düzenleme ve stres yönetimi stratejilerinin dahil edilmesinin önemini vurgulamaktadır. Acemi sürücülerin duygusal tepkilerini kontrol edebilme becerisi kazanmaları, yol güvenliğinin artırılmasına, saldırgan sürüş davranışlarının azaltılmasına ve genel sürüş performansının iyileştirilmesine katkı sağlayabilir.
  • Article
    Eser Sözleşmesinde Yüklenicinin Uygun Olmayan Talimat İle Bağlılığı
    (2025) Özlük, Betül; 05.01. Department of Law; 05. Faculty of Law; 01. TOBB University of Economics and Technology
    Eser sözleşmesinde, işin uzmanı kabul edilen yüklenicinin sözleşmenin niteliği gereği iş sahibinin talimatlarıyla bağlı kılınması beraberinde birtakım problemler getirmekte, özellikle iş sahibinin uygun olmayan talimatı konusunda uyarılmasına rağmen işe aynı şekilde devam konusunda ısrar etmesi halinde bu talimata uyma yükümlülüğünün olup olmadığı sorusunun cevaplanması gerekmektedir. TBK m. 476 hükmünün sadece ayıp sorumluluğunu ortadan kaldıran düzenlemesi karşısında, yüklenicinin talimata uymak ve işe devam etmek zorunda olduğu sonucuna varılabilir. Ancak, hükümde yüklenicinin ayıplı olacağını bile bile işe devam etmek zorunda olup olmayacağı, bu durumun işleri geçici süreyle durdurmayı sağlayacak bir def’i hakkı sağlayıp sağlamayacağı veya haklı nedenle fesih sebebi oluşturup oluşturmayacağı konusunda açıklama yapılmamıştır. Kanaatimizce farklı gerekçelere dayansa da yargı kararlarından yola çıkılarak bu imkânlar yükleniciye sağlanabilir. Ancak nihai olarak yüklenicinin içinde bulunduğu belirsizliği ortadan kaldıracak açık bir düzenleme getirilmeli, Alman hukukunda VOB/B (die Verdingungsordnungen für Bauleistungen) düzenlemesinde olduğu gibi yükleniciye işe devam etmeme ve edimini ifa etmekten geçici süreyle kaçınma hakkı tanınmalıdır.
  • Article
    A New Concept in Public Relations: A Systematic Review on "Corporate Social Advocacy"
    (2025) Özoran, Beris Artan; Ulusan, Aycan; 01. TOBB University of Economics and Technology
    Görece yeni bir kavram olan kurumsal sosyal savunuculuk bireylerin markalara yönelik dönüşen beklentileriyle birlikte önemli bir araştırma ve tartışma alanı yaratmıştır. Toplumun ‘daha yaşanılabilir bir dünya’ için markalardan beklentileri, hem şirketlerin kurumsal sosyal savunuculuk eksenli dönüşümünde belirleyici bir rol üstlenmiş hem de alana yönelik akademik araştırmaları zorunlu hale getirmiştir. Buradan hareketle bu çalışma, bir yandan kurumsal sosyal savunuculuğa ilişkin kavramsal bir değerlendirme ortaya koymayı amaçlarken; diğer yandan akademik alana yönelik araştırmalar üzerine gerçekleştirilen sistematik analiz yoluyla hem akademisyenler hem de şirketlere konuya yönelik bir çerçeve sunmayı hedeflemektedir. Bu amaçla yapılan analiz sonucunda kurumsal sosyal savunuculuğun giderek hem kurumsal yapılar hem de akademik çalışmalar bağlamında önem kazandığı görülmekle beraber, akademik alanda konuya yönelik gerçekleştirilen araştırmalarda yöntemsel eksiklikler tespit edilmiştir. Çalışmanın bir diğer önemli bulgusu, araştırmaların büyük oranda ABD toplumu ve şirketleri üzerine gerçekleştirilmesi dolayısıyla alanın ABD’ye ilişkin literatürle sınırlı kalmış olmasıdır
  • Article
    Biomechanical Evaluation of Fixation Techniques for Posteromedial Tibial Plateau Fractures: A Cadaveric Model
    (Turkish Joint Diseases Foundation, 2025) Kalem, Mahmut; Şahin, Ercan; Açar, Halıl Ibrahım; Baltacı, Çağatay; Uslan, Yunus; Perdeci, Elif Naz; 01. TOBB University of Economics and Technology
    Objectives: This study aims to compare the biomechanical performances of five fixation techniques, posteroanterior (PA) screw, anteroposterior (AP) screw, posterior locking compression plate (LCP), anatomic posteromedial plate (PMP), and anterolateral plate (ALP), for isolated posteromedial tibial plateau fractures using cadaveric models under static and dynamic axial loading conditions. Materials and methods: Twenty-five fresh-frozen cadaveric tibias were used to create standardized posteromedial split-type fractures. Specimens were divided equally into five groups based on the fixation method. Biomechanical testing involved cyclic axial loading (10-250 N, 2500 cycles at 2 Hz), followed by load-to-failure testing under static compression. Outcome parameters included stiffness, load at 3 mm displacement, ultimate load, displacement at failure, and photographic displacement. Results: The PMP group demonstrated the highest biomechanical stability, with the greatest ultimate load (805.60±218.96 N) and minimal displacement. The PA screw fixation also showed acceptable performance, offering a minimally invasive alternative. In contrast, the AP and ALP groups exhibited the lowest values for load tolerance and fragment control. There were significant differences between the groups, particularly favoring posterior-based techniques (p<0.05). Conclusion: Anatomic PMP provides superior biomechanical stability for isolated posteromedial tibial plateau fractures. The PA screw fixation offers a less invasive, yet stable alternative. Anterior-based fixation strategies such as AP screws and ALP should be avoided due to biomechanical insufficiency.
  • Article
    First Report of the Coexistence of Langerhans Cell Histiocytosis and Epithelioid Hemangioma of the Larynx
    (Galenos Publ House, 2025) Yılmaz, Yavuz Fuat; Yücel, Levent; Günhan, Ömer; Akincioglu, Egemen; Meral, Salih Cengiz; 03.14. Department of Internal Medicine; 03. School of Medicine; 01. TOBB University of Economics and Technology
    Langerhans cell histiocytosis (LCH) is a complex disorder of the mononuclear phagocyte system. Laryngeal epithelioid hemangiomas are rare, benign vascular tumors in adults. Here, we report the first known case of the coexistence of LCH and epithelioid hemangioma in the larynx. A 42-year-old man presented with progressive swelling on the left side of the neck and hoarseness. Endoscopic examination revealed a mass obliterating the left pyriform sinus, false vocal cord, and aryepiglottic fold. Computed tomography (CT) showed a mass destroying the thyroid cartilage, extending to the left false and true vocal cords, and obstructing the airway. Fine-needle aspiration biopsy suggested hemangioendothelioma. However, histopathological examination after total laryngectomy revealed both LCH and epithelioid hemangioma. Positron emission tomography/CT indicated suspected LCH involvement of the pituitary gland and cervical lymph nodes. The patient was treated with chemotherapy. No recurrence was observed at the six-month follow-up. This case highlights the potential association between the mitogen-activated protein kinase pathway, LCH, and epithelioid hemangioma. It also emphasizes the importance of repeating a biopsy in cases of rare laryngeal tumors when initial results are inconclusive.
  • Article
    Yaratıcılığın Sınırları: Yapay Zekâ Yaratıcılığına Bir Bakış
    (2024) Mutlu, Emre; 01. TOBB University of Economics and Technology
    Bu makale, yapay zekânın yaratıcı bir özne olarak değerlendirilebilme potansiyelini felsefi, sanatsal ve iletişimsel boyutlarıyla incelemekte ve yaratıcılığın insan merkezli tanımlarla sınırlı kalmasının yetersizliğini ortaya koymaktadır. Yaratıcılık, geleneksel olarak bilinç, niyet ve öznel deneyim gibi insana özgü unsurlarla tanımlansa da yapay zekânın sanat üretim süreçlerine katılımı, estetik ve yenilik değerleri sunarak bu tanımları sorgulamaktadır. Çalışmada, yaratıcılık hakkındaki teoriler ışığında yapay zekânın sanatsal yaratıcılık potansiyeli ele alınmış; bu üretimlerin izleyici ve toplum üzerindeki etkisinin, yapay zekâ eserlerine anlam kazandırmada önemli bir rol oynadığı vurgulanmıştır. Sonuç olarak, yaratıcılık kavramının insan yaratıcılığından farklı bir anlayışla ve insan merkezli tanımların ötesine geçen bir çerçevede yeniden ele alınması gerekmektedir.
  • Article
    Triküspit Valve-in-Valve İşlemi: Biyoprotez Kapak Floroskopide Görünmediğinde Ne Yapmalı? Zorluklar ve Prosedürün Adım Adım Açıklaması
    (Kare Publ, 2025) Bozbaş, Hüseyin; Asfour, Mohamed; Çelebi, Savaş Aksüyek; 03.07. Department of Cardiology; 03. School of Medicine; 01. TOBB University of Economics and Technology
    Biyoprotez kalp kapaklarının en büyük dezavantajı orta ve uzun vadede dejenerasyon gelişmesidir. Triküspit kapak replasmanı sonrası biyoprotez dejenerasyonu gelişen hastalarda yeniden ameliyat riskinin yüksek olması nedeniyle perkütan valve in valve (ViV) yaklaşımı tercih edilmektedir. Biyoprotez kapak radyo-opak olmadığında işlemin zorlayıcı yönleri olabilir. Hastanemizde gerçekleştirilen 3 tirküspit ViV olgusunu sunmayı, işlemin adım adım yapılışını ve floroskopide kapak görünmediğinde hizalamanın nasıl gerçekleştirildiğini tarif etmeyi amaçladık. Sağ kalp yetersizliği ile başvuran hastaların triküspit biyoprotez kapaklarında ciddi disfonksiyon görüldü. Ameliyat notları gözden geçirildi ve ViV aplikasyonu kullanılarak kapak boyutları belirlendi. İlk hastada biyoprotez kapak floroskopide açıkça görülüyordu ve kapağı hizalarken zorluk yaşanmadı. Ancak diğer iki hastanın biyoprotez kapakları floroskopide görülmüyordu. Predilatasyon yapıldı ve indentasyon çizgisi referans olarak kullanıldı. Balonla genişletilebilir kapak hizalanırken EKO görüntüleme ve sağ atriyal/ventriküler anjiyogramlar yapıldı. ViV işlemi her 3 vakada da başarılı oldu. Transkateter ViV işlemi triküspit biyoprostetik kapak dejenerasyonu olan hastalar için iyi bir tedavi seçeneğidir. Kapağın radyo-opak olmadığı durumlarda, balon dilatasyonu sırasındaki indentasyon noktasına dikkat edilerek, sağ ventrikülografi ve sağ atriyografiler yapılarak ve EKO kılavuzluğundan faydalanılarak yeni kapağın istenilen şekilde hizalanması gerçekleştirilebilir.
  • Article
    Assessment of the External Construct Validity of the Brief International Classification of Functioning, Disability, and Health Core Set for Chronic Ischemic Heart Disease in a Turkish Population
    (Baycinar Medical Publ-Baycinar Tibbi Yayincilik, 2025) Koseoglu, Belma Fusun; Ozcan, Didem Sezgin; Akselim, Sinem; Ozcan, Ozgur Ulas; 01. TOBB University of Economics and Technology
    Objectives: This study aimed to validate the Brief International Classification of Functioning, Disability, and Health (ICF) Core Set for chronic ischemic heart disease (CIHD) in a Turkish patient population, identifying the most common problems in ICF categories and testing its construct validity. Patients and methods: A total of 85 patients (28 males, 57 females; mean age: 64.4±12.2 years; range, 37 to 88 years) diagnosed with CIHD who were referred to our cardiac rehabilitation outpatient clinic were included in the cross-sectional study between February 2014 and August 2015. Brief ICF Core Set for CIHD, which includes 36 second-level categories, was used to assess the most common impairments. Correlations between these impairments and various clinical assessment scales were analyzed to test construct validity. Results: The most impaired categories in body functions were heart functions, blood pressure functions, exercise tolerance functions, blood vessel functions, sensations associated with cardiovascular and respiratory functions, and energy and drive functions. In the body structure component, the structure of the cardiovascular system was identified as a problem in 97.6% of patients. The activities and participation component revealed that moving around, remunerative employment, and carrying out daily routines were frequently problematic. All of the environmental factors were identified as both barriers and facilitators. Significant correlations were found between these categories and various clinical assessment scales. Conclusion: The Brief ICF Core Set for CIHD is a valid tool for assessing the multifaceted impact of CIHD in a Turkish patient population. This validation supports its use for comprehensive, patient-centered evaluations in clinical settings, emphasizing the need for a holistic approach to managing CIHD.
  • Article
    Tooth Tip Interference and Stress Analysis of High Contact Ratio Spur Gear Pairs Using an Optimized Design Tool
    (Kyrgyz-Turkish Manas University, 2024) Turan, Samet; Salman, Hüseyin Enes; 02.7. Department of Mechanical Engineering; 02. School of Engineering; 01. TOBB University of Economics and Technology
    Gears are structural elements that function to transmit power in mechanical systems. The power transmission is carried out by the rolling motion of the teeth pair. The average number of teeth that come into contact while the gears are running is called the contact ratio and this value is generally between 1 and 2 for gears with standard profile. As the number of teeth of the gear increases, the contact ratio may exceed 2, and the gears with a contact ratio greater than 2 are called high contact ratio (HCR) gears. For HCR gears, there is a higher risk of tooth tip interference when compared to the standard gears and they require contact point calculation to avoid interference. In this study, a mathematical tool is developed using MATLAB to analyze and avoid tool tip interference in HCR spur gears. The addendum diameter, dedendum diameter, pressure angle and modulus values are optimized using the developed mathematical tool in order to obtain an HCR geometry with minimal volume and no tip interference. In addition, the spur gear stresses are calculated using the AGMA standards. According to the results, it has been analytically proven that the load carrying capacity of the HCR spur gear is higher than that of the standard gear with the same diameter and volume. The developed optimization tool provided accurate and optimized geometries for the analyzed HCR spur gears.
  • Article
    Chatgpt Oftalmoloji Pratiğinde Faydalı Bir Araç Mıdır
    (Alanya Alaaddin Keykubat University, 2024) Yavrum, Fuat; Kocabaş, Dilara Özkoyuncu; 01. TOBB University of Economics and Technology
    Amaç: ChatGPT-3.5'in performansını göz hastalıkları alanında değerlendirmek, klinik vaka bazlı sorular ve çoktan seçmeli sorulara (ÇSS) verdiği yanıtların doğruluk oranını karşılaştırmaktır. Yöntem: Çalışmada OpenAI tarafından geliştirilen bir yapay zeka modeli olan ChatGPT-3.5 kullanıldı. Modelden, \"Ophthalmology Review: A Case-Study Approach\" kitabından 98 vaka bazlı soruya ve \"Review Questions in Ophthalmology\" kitabından 643 ÇSS'ye yanıt vermesi istendi. ChatGPT'nin cevapları kitaplarla karşılaştırıldı ve istatistiksel analizi yapıldı. Bulgular: ChatGPT, vaka bazlı sorularda genel olarak %56,1 doğruluk oranı gösterdi.. Doğruluk oranı kategoriler arasında en yüksek retina bölümünde (%69,5) ve en düşük travma bölümünde (%38,2) idi. ÇSS'de ChatGPT'nin genel doğruluk oranı %53,5 olarak gözlendi, bunların en düşüğü optik bölümünde (%32,6) ve en yükseği patoloji ve üveit bölümlerinde (%66,7 ve %63) idi. ChatGPT özellikle retina ve pediatrik oftalmoloji bölümlerindeki vaka bazlı sorularda ÇSS’ye kıyasla daha iyi performans gösterdi. Sonuç: ChatGPT-3.5, özellikle retina ve pediatrik oftalmoloji alanlarında göz hastalıkları için potansiyel bir yardımcı araç olarak görülmektedir. ChatGPT'nin açık uçlu sorular için netlik ve kabul edilebilirliğini değerlendirmek için daha fazla araştırma yapılması gerekmektedir.
  • Research Project
    Memristörün Devre İçi Kullanımı ve Grafen Üst Elektrotlu Memristif Biyosensörler
    (2023) Koymen, Itir; Buke, Goknur Cambaz; Çolak, Mert; Onay, Selin; Orhan, Batuhan; Yılmaz, Osman Zeki; 01. TOBB University of Economics and Technology
    Bu proje kapsamında memristörlerin davranışları incelenmiş, analiz edilmiş, modellenmiş ve bu özelliklerden faydalanan biyo-esinli devrelerin simülasyon ve analizleri yapılmıştır. Ayrıca yine aynı memristif özelliklerden faydalanan grafen üst elektrotlu memristif, hassas, seçici, düşük alan ve güç sarfiyatlı biyosensörler geliştirmek için çalışmalar yapılmıştır. Memristör halen genç bir teknolojidir. Basit ve genelleştirilebilir bir modelinin olmaması sebebiyle simulasyon programlarında kullanılan standart bir devre elemanı modeli bulunmamaktadır. Bu proje kapsamında genelleştirilebilir bir model geliştirme konusuna katkı sağlamak amacıyla hem mevcut modeller analiz edilmiş, hem memristörler üretilip, karakterize edilerek, özgün modeller geliştirilmiş, hem de mevcut modellerin ifadeleri üretilmiş memristörlere uyarlanarak devre simülasyonlarında kullanılmıştır. Bu sayede aygıtların davranışını sadık olarak taklit eden ve simülasyon programlarında kullanmaya uygun modeller saptanmış ve geliştirilmiştir. Memristörün doğrusal olmayan davranışı biyolojik sistem dinamiklerine benzediği gibi aynı zamanda eşik altında çalışan Metal-Oxide-Semiconductor (MOS) transistör dinamiklerine de benzemektedir. Bu biçimde çalışan MOS devreler kullandıkları düşük voltaj ve akım değerleri sebebiyle güç sarfiyatı bakımından çok verimlidirler. Bu proje kapsamında Half-Centre Oscillator (HCO) devrelerinden oluşan Central Pattern Generator (CPG) adlı biyo-esinli devrelerdeki osilasyon ritimlerini ve genliklerini kontrol edebilme amaçlı, kendi ürettiğimiz memristörlerin davranışlarını modelleyerek analizler yaptık. Literatürde de artarak görülen memristör+CMOS devre tasarımları memristörün doğrusal olmayan özelliklerini kullanırken devrelerin alan ve güç sarfiyatını minimize etmek için artarak kullanılmaktadır. Eşik altı MOS ve memristörlerin dinamiklerinin doğal uyumu ve verimliliği dolayısıyla bu alanda çalışmalar yapmak nöromorfik sistemlerin gelişimine katkı sağlamıştır. Grafenin biyosensörlerde kullanımı yüksek alan-hacim oranı sayesinde numunenin hareketsiziliğini sağlaması, grafenden numuneye yabancı madde sızmaması ve grafenin yüksek iletkenliği sayesinde elektrot olarak kullanabilinmesi bakımından çok avantajlıdır. Memristör ise zamanla değişen direnci sebebiyle oluşan histeresis özelliği sayesinde hassas bir cihazdır. Bu projeyle grafen üst elektrotlu memristif bir yapılar (mikro ve makro) üretilmiş. Karakterizasyonları gerçekleştirmiş ve makro yapılarda sensör davranışı gözlemlenmiştir. Hassas ve seçici biyosensörler elde etmek için önemli ilerlemeler katedilmiştir. Bu proje disiplinlerarası bir çalışmadır. Proje kapsamında üç yüksek lisans öğrencisi yetiştirilmiş, bir STAR bursiyeri desteklenmiştir. Proje kapsamında yapılan çalışmalar sayesinde hem bulunduğum kurum içerisinde, hem ulusal hem de uluslararsı işbirlikleri sağlanmış ve güçlendirilmiştir.